80’li 90’lı Yıllarda Sokak Oyunları: Çocukluğun Altın Çağı
80’ler ve 90’lar, sokak oyunlarının altın çağıydı. O yıllarda teknolojiden çok, komşu çocuklarıyla evin önündeki sokağın ortasında saatlerce oynadığımız oyunlar vardı. “Sosyal medya” dediğimizde, sanal değil, herkesin oyun oynadığı, gülüp eğlendiği gerçek bir ortam vardı. Eğer 80’li veya 90’lı yıllarda çocukluk yaptıysanız, sokakta geçirilen o bol kahkahalı zamanlar her anı hatırlanacak birer hazine gibidir. Şimdi o yıllara dönüp bakınca, sokak oyunlarını düşündükçe gülümsüyoruz, çünkü o kadar eğlenceliydiler ki, bazen biraz da stratejik düşünmek gerekiyordu! Hadi, o nostaljik sokak oyunlarına bakalım ve bu oyunların ne kadar eğlenceli olduğunu tekrar hatırlayalım!
1. Seksek: Zeka, Denge ve Biraz da Risk
Seksek! Kim unutur ki? Yere çizdiğimiz kutucuklara taşları atıp, dengeyi bulmaya çalışırken, düşmemek için tüm kaslarımızı devreye sokardık. Erkekler bu oyunda genelde çözüm odaklı olurdu. “Evet, o taş düşerse, bak burada çok stratejik bir hamle var!” derken, kızlar daha empatik yaklaşırdı: “Aaa, taş düşerse üzülürsün, dur ben sana yardım edeyim!” İkisi de farklı bakış açılarıyla ama aynı hızla sekseği oynarlardı. Herkesin kabiliyeti aynıydı ama genelde kadınlar daha fazla yardımlaşarak kazanırlardı! Şahsen, seksek oynamanın sadece oyun değil, bir tür meditasyon olduğunu düşünüyordum; taş düşerse kaybolan neşeyi bulmak için dakikalarca çabalardık!
2. Yağmur Çizme: Gözler, Bir Yıldızlı Savaş!
Yağmur çizme, yazın en heyecanlı ve göğüs gerilesi oyunlarından biriydi. Evet, yağmur yağmadığı zamanlarda da oynanırdı çünkü hayal gücü bu işin mayasıydı! Herkes sırasıyla duvara elini ya da ayağını koyar, sonra çizgiler çizilir, “Kim daha iyi çizdi?” diyerek aramızda bir mini yarış başlatılırdı. Erkekler hep “En iyi çizgi ben çizerim!” diyerek kesin stratejilerle ilerlerken, kadınlar “Şu çizgi biraz eğri olmuş, bir düzeltelim” diyerek daha ilişki odaklı ve şefkatli bir yaklaşım sergilerdi. Tüm mahalleli o duvarın önünde, o an en büyük sanatçı olmayı hedeflerdi!
3. Yakantop: Hızlı Koşma, Takım Çalışması ve Çokça Kahkaha
Yağmur çizmeden sonra sıradaki oyun Yakantop! Her şeyin hızlı olduğu, topun yakalanmasından önce sağa sola zıplayarak kaçmanın hayati olduğu bir oyun. Erkekler burada biraz da strateji geliştirirdi. “Topu sağa at, oraya kaçacaklar” gibi bir dizi hareket planı! Ama kadınlar bir adım öndeydi çünkü “Hadi, hep birlikte bu oyunu kazanalım, hepimiz bir takımız” diyerek takım ruhu oluştururlardı. Bu, işte oyunların arasında en hızlısıydı. Ama şunu unutmayın: Birinin topu yakalayabilmesi için tüm mahalleli biraz da birbirine yardım etmek zorundaydı. Hız, strateji, işbirliği ve en önemlisi eğlenceliydi!
4. Saklambaç: Çıldırmadan Önce Sizi Saklanmaya Zorlayacak Bir Oyun
Saklambaç! Evet, herkesin gizli süper gücünü devreye soktuğu, sokağın her köşesinde gizli saklı oynanmış, saatlerce bitmeyen bir oyun! Erkekler, stratejik düşünme konusunda bir adım öndeydiler; “Şimdi bu kuytu köşe iyi saklanmak için ideal!” diyerek en zor yerleri seçerlerdi. Kadınlar ise sanki bir dedektifmiş gibi, “Eyvah, biri orada saklanıyordu, hadi hep beraber bulalım!” diyerek olayı ilişki ve empatiyle ele alırlardı. Ve tabii, saklambaç bitmeden evlere zor girmeyi başardığımızda, bir sonrakine de aynı heyecanla hazırlanırdık.
5. Çelik-Çomak: Strateji ve Taktik Üzerine Bilimsel Bir Çalışma
Son olarak çelik-çomak! İki gruba ayrıldığınız ve bir yığın taşla, kaleler oluşturduğunuz bu oyunda genellikle erkekler, “Bu taş burada durmaz, daha sağlam kuralım!” diyerek çözüm odaklı ve biraz da rekabetçi yaklaşırlar. Kadınlar ise taşların arasına biraz ilişki koyar, “Hadi gelin, herkes el birliğiyle bu kuleyi kursun” derlerdi. Taktik üzerine kurulu bir oyundu; bir yandan taşları koruyup, bir yandan da rakibin taşlarını devirmek için mücadele etmek gerçekten bir strateji gerektirirdi!
Sonuç Olarak: Oyunlar Gibi Güldürmek Gibi
80’li ve 90’lı yıllarda sokakta geçirilen zaman, sadece oyun oynamakla kalmaz, aynı zamanda strateji geliştirme, işbirliği yapma ve arkadaşlık kurma konusunda da çok önemli dersler verdi. Şimdi bakınca o yıllarda sokakta geçirilen zamanların ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlıyoruz. Erkekler çözüm odaklı, kadınlar ise empatik yaklaşımlarla oyunları güzelleştirirdi. İster seksek, ister saklambaç, ister yakantop olsun, her biri hem eğlenceli hem de stratejik bir deneyim sunuyordu.
Şimdi Sıra Sizde!
Peki ya siz? 80’ler ve 90’larda sokakta hangi oyunları oynardınız? Erkeklerin stratejik düşünme biçimiyle, kadınların empatik yaklaşımlarını hatırlıyor musunuz? Yorumlarınızı bizimle paylaşın, hangi sokak oyununu en çok sevdiğinizi ve kimlerin ne kadar yaratıcı çözümler sunduğunu anlatın! Hem gülüp eğlenelim, hem de nostaljik anılarımızı birlikte paylaşalım!